JULIE
GARWOOD!
İsim
yeterince heyecan verici zaten ama tanımayanlar için ‘JULIE GARWOOD’ adını
taşıyan muhteşem kadının kim olduğunu açıklayayım. Julie Garwood; birbirinden
güzel romanlara imza atmış harika bir yazardır. Kendisi; 1946 yılında Kansas City'de
doğmuş ve İrlanda asıllı kalabalık bir ailede büyümüş.
Yazar, küçük yaşta bir ameliyat
geçirdiği için bir süre okula gidememiş ve okuma-yazma derslerinden geri
kalmış. Ailesi bu durumu 11 yaşındayken fark etmiş. Bunun üzerine yaz okuluna
gönderilmiş ve kitaplarla tanışması da bu sayede olmuş.
Julie Garwood, ilk kitabını Emily Chase takma adı altında çıkardı.
Bu, bir çocuk kitabıydı. Daha sonra kariyerine kendi adı altında devam etti.
Romanlarından birçoğu Türkçeye çevrildi. Bu eşsiz kitaplardan hangisini seçip
de anlatayım burada karar veremedim. Bu nedenle kitapların isimlerinden ve bir iki
tanesinin konusundan kısa kısa bahsedeceğim. Böylece sizlerde okumadan önce –ki
hepsini okumak isteyeceğinizden eminim- kitaplar hakkında benim yorumlarımın
ışığı altında biraz daha ayrıntılı fikirlere sahip olmuş olursunuz…
JULIE
GARWOOD; GELİN
Konusu
ve karakterleriyle sizi baştan çıkaracak olan bu harika kitap, anlatılmaz,
okunur… Ancak ben elimden geldiğince romanın güzelliğini kelimelere yansıtmaya
çalışacağım.
Kitap 1100-1102 yıllarının
İskoçya ve İngiltere’sin de geçiyor. Aslına bakacak olursanız İngiltere ikinci
planda. Buradaki asıl cevher İskoçya!
Alec Kincaid; güçlü kuvvetli,
yaman bir İskoç Bey’idir. Kral’ının emriyle, nefret ettiği İngiliz’lerden bir
kızı, kendisine gelin olarak seçmesi gerekmektedir. Bu can sıkıcı görevin
sırtına yüklediği rahatsızlık altında, en yakın arkadaşıyla beraber İngiltere’ye
–İngiltere Kralı tarafından vergilerini ödemediği için kızlarının İskoç’larla
evlenmesini emretmesiyle cezalandırılan, Baron Jamison’ın evine- gelir.
Kral’ının emriyle Baron’un kızlarından biriyle evlenip en yakın zamanda
İskoçya’ya dönmesi gerekmektedir. Evliliği zoraki olsa da, mümkün olan en çabuk
zaman diliminde topraklarına dönecek olması, tamamen kendi isteği
doğrultusundadır.
Alec, arkadaşı Daniel ile
birlikte planlanandan daha erken bir tarihte ve habersiz olarak Baron
Jamison’ın evine gelince kaderiyle –Jamie’yle-
karşılaşır. Kız, bu karşılaşmadan tamamen habersizdir. Alec Kincaid’in ve
arkadaşının kendisini dinlediğinden bir haber, kız kardeşi Mary’e İskoç’lar
hakkında duyduğu abartılı hikâyeleri süsleyerek anlatmaktadır. Bu sırada yanlarında
Jamie’nin çok yakın dostu olan yaşlı Kâhya’ları Gaga da bulunmaktadır. Alec,
Jamie’yi görmeden onunla evlenmeye karar vermiştir. Kızın duygularını
önemsemeden, hatta seçildiği için
gurur duyması gerektiğini düşünerek, Jamie’nin ve Baron’un karşısına çıkar.
Neticede, arkadaşı Daniel Mary’i, Alec’te Jamie’yi eş olarak kendilerine
alırlar. İki kız, bu acı kaderi hak etmek için ne yaptıklarını düşünmeye bile
doğru dürüst fırsat bulamadan, hemen İskoçya’ya doğru yola çıkarlar.
Romanın buradan sonrası, Alec ve
Jamie’nin hem güldüren hem de ağlatan romantik hikâyesiyle devam ediyor.
İçimden, kitabın tamamını bir çırpıda anlatmak geçiyorsa da bu kadar spoiler
yeter diyor ve Gelin adlı romanın açıklamasını burada sonlandırıyorum. Dilerim,
paylaştıklarım merakınızı cezp etmiş ve kitabı okumanız doğrultusunda size
doğru bir önder olmuştur. Yukarıda yazdıklarım, kitapta olanların ufak bir
esintisi. Asıl fırtınaya şahit ve dâhil olmak istiyorsanız ne bekliyorsunuz?
Gelin romanı onu okumanız için sizi
bekliyor…
JULIE
GARWOOD; DÜĞÜN
Gelin adlı
romanın çok tutulmasının ardından yazar, seriyi devam ettirme kararı almış ve
Düğün romanını yazarak, biz okuyuculara, bir kez daha eşsiz kaleminin tadına
varma hakkı tanımıştır.
Bu romanda da Gelin-de ki
karakterlerle yeniden karşılaşıyoruz. Fakat bu defa başrolde başkaları var.
Connor ve Brenna…
Connor MacAlister, ölüm döşeğinde
olan babasından bir miras devralır. Bu miras intikamdır… Connor’ın hayatı babasını
son yolculuğuna uğurladıktan sonra tamamen değişir. Artık genç adamın kalbinde
babasının oraya yerleştirdiği çetin bir intikam ateşi yanmaktadır. Neyse ki
babası ölmeden önce, genç adam için bir iyilik yapar ve onu Alec Kincaid’in
yanına gitmesi için teşvik eder. Connor, babasının sözünü dinleyip kendi
topraklarını terk eder ve Alec’in yanına giderek yeni bir hayata başlar.
Yıllar sonra -1108 yılında- genç
adam kaderindeki kadınla tanışacağı eve, arkadaşlarıyla beraber bir ziyaret
yapar. O zamanlar Brenna, küçücük, hayat dolu, konuşkan bir çocuktur. Connor’u
ilk gördüğü an –haklı olarak- onun bir dev olduğunu düşünür. Küçük kız, bu
devden hoşlanmıştır. Kaderde, bir şekilde onlara imkân sunar ve küçücük bir
çocuk olan Brenna, Connor’a evlenme teklif eder. Elbette bu teklifinin başına
daha sonra ne gibi dertler açacağından habersizdir...
Vereceğim spoiler bu kadar...
Kitabı okuduğunuz zaman neler olduğunu öğrenme şansına erişeceksiniz. Şahit
olmaktan hiç pişman olmayacağınız bir maceranın sizleri beklediğinin garantisini
verebilirim. Daha fazla zaman kaybetmeyin, bu kadının yazdıkları gerçekten okunmaya
değer…
Julie Garwood’un Türkçeye
çevrilen diğer romanlarının yalnızca isimlerini ve bazılarının arka kapak
yazılarını sizinle paylaşacağım. Emin olun her birini okumak isteyeceksiniz…
JULIE
GARWOOD: SIR
JULIE
GARWOOD: FİDYE
JULIE
GARWOOD: ÖDÜL
JULIE
GARWOOD: YAZGI
JULIE
GARWOOD: GÜLLERE SOR
JULIE
GARWOOD: KALP HIRSIZI
JULIE
GARWOOD: SEN DE YANARSIN
JULIE
GARWOOD: GÖLGEDE DANS
JULIE
GARWOOD: ATEŞ VE BUZ